1 Haziran 2011 Çarşamba

istemek/hissetmek

...
tabi genç adam bunu o an anlayamadı. sadece karşısında duran o bir çift ela gözde bir ışıltı sezdi. o cesaret verdi belki ona. belki o ışıltı, -istemenin/hissetmenin- ortak paydası idi onun için. yine kibarca kapıyı açtı, genç kadını dışarı doğru buyur etti ve akabinde 'bu kadar yeter, yanlış anlamasa bari' diye düşünüp elini çekti.
...

...
genç adam hiç bir şey söylemedi. elinde olmadan kararlı ve sevimli bir şekilde gülümseyip ani bir refleks ile zıplayıp basamağa çıktı tekrar. genç kadın gülümsedi. oraya çıkmışken, hafifçe eğilerek reverans yapıp genç kadına baktı. "buyurmaz mısınız ekselansları?" dedi en saygılı haliyle.
...

...
kırmayıp yukarı çıkınca, birlikte yine rüzgarı hissettiler.. genç adam bu sefer daha yakında genç kadına. genç kadın da genç adama. birlikte hızlıca yürüdüler dalgakıranının yüksek tarafında. hızlıca esen rüzgar da zaten artık daha yakında olan genç kadının kokusunu iyice yükledi genç adamın zihnine.

eyvah diye geçirdi içinden. koku yerleşiyordu çünkü, yerleşen koku unutulmazdı sonra kolayca. ne olacağı belli olmazdı. en nihayetinde yeni birisiydi o. aslında endişelenecek en saçma zamandı, neden bunlar geldi ki aklıma diye düşündü. kırılganlık yoruyordu çünkü..üzüyordu.

yersiz endişesinden o anlık vazgeçti, genç kadın düşmesin diye ara ara tuttuğu beyaz, yumuşacık eli bazen biraz daha sıkı tutuyor, sonra bırakıyor sonra hemen tekrar yakalıyordu.
...

...
genç adam bir an şaşırıyor, yüzüne bakıyor genç kadının. küçük sevimli ve sıcak bir tebessüm görüyor, zaten benzer sıcaklık birden elini yakalayan o narin elde de hissediliyor.
...