30 Ekim 2009 Cuma

çiçek fos çıktı!

romantiklerin bittiği gündür!
haberi okumuşsunuzdur. erkekler, çiçek gönderdikleri kadın kabul etmezse, çiçekçiye "yeni adres vereyim, oraya yollayın" diyorlarmış.
zaten oldum olası bu çiçek olayından gıcık kapmışımdır.
tamam, "çiçek" denen "tabiat harikası"nın hayranlık uyandırmadığı insan, insan değildir. bu kadar da ileri giderim bu hususta, öyle severim çiçeği.
fakat işte tam da bu yüzden "kötü adamlar" ın "kötü emelleri"ne alet olmuştur yıllardan beri.
"al çiçeği ver kalbini, ömrünü, her bir şeyini!"
ama olayın bu noktaya gelmesinde erkeklerden çok kadınların payı var.
ne zaman, nasıl olduysa üç-beş saftirik-romantik kadın çıktı, "bir demet çiçek yeter" gibi bir laf etti.
kadın kulağına ağzını dayayıp sabaha kadar anlatsa söylediklerinin bir tekini bile aklında tutamayan erkek, her nasılsa bu lafı kaptı, başına taç yaptı.
ondan sonrası malum; bakın, ceplerinde listeyle geziyorlarmış. ayçim, ecem, sedef... (ayşe, fatma'yı güncelledim.)
çiçekçinin çırağı arada dükkânı arayıp soruyor demek... "ayçim'i bulamazsam ecem'e mi gidecektim abi?"
bize müstahak!
erkek kısmının işini kolaylaştırmayacaktık.
o lafı eden kadın hiç olmazsa, "çiçeği bizzat erkek yetiştirmiş olacak"
falan da diyecekti.
adam 80 derece serada, k....... ter damlayarak çalışsaydı, her önüne gelen kadına çiçek yollayabilir miydi bakalım!

pakize suda

24 Ekim 2009 Cumartesi

one tree hill


aşk, fedakarlık ve hiç bitmeyen dostluklar...
cnbc-e de izlediğim dizilerden biridir. sanırım başlamış ve benim haberim yok. takip edemez oldum ya:(

izlemek isteyen olursa diye biraz daha bilgi verelim:)

küçük bir kasabada yaşayan bir grup eski dostun hayatın getirdikleriyle baş etme macerasını ve türlü engellerden geçip yine de ayakta kalan dostluklarıyla nefes almalarını anlatıyor...

kısacası herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir dizi...

not: cuma günü saat 21.05
tekrarı cumartesi 02.15/05.00/12.10 - pazar 04.50 - pazartesi 03.30


21 Ekim 2009 Çarşamba

kokular ve bize hatırlattıkları (mim)

sevgili sihirlisepet beni mimlemiş. hem de öyle böyle bir mim değil. mutlaka içinde unutacağım anılar olacaktır.

*beyaz sabun kokusu - çocukken yapılan haftasonu banyolarını hatırlatır.

*
kitap kokusu - kütüphaneleri hatırlatır.

*
iyot kokusu - yedikule yi hatırlatır.

*
naftalin kokusu - kokusunu sevmem ama bana anneannemi hatırlatır.

*ahh bir de sevgilinin kokusu vardır ki ona hiç değinmiyorum.

gelelim mimlemeye

best wishes
balbocukleri
kahve perisi
hayatımın renkleri

bugün hiçbir şey bana tat vermiyor

uyumadım, uyuyamadım...
gün içinde kim ne dedi, ne yaptı hiç anlamadım. zorunlu haller dışında ağzımı bıçak açmadı, açmıyor. bugün kahve içmedim. iştahım yok. müzik dinlemedim. birinin sesini duymaya çok ihtiyacım var.
gün özleyerek geçti, geçiyor...

20 Ekim 2009 Salı

mim geldi mim gitti

efendim bu mimi sevgili antigone nin blogunu okurken görmüştüm. zamanı geçmiş bir mim olduğu için de paslamamış, soruları seven cevaplasın demiş.
tam sevmiş cevaplıyordum ki sevgili syhn beni mimlemiş:)

*dolabını açtığında hangi renkler diğerlerinden daha fazla?
siyah, mavi

*alışverişe gittiğinde hangi mağazaya uğramasan olmaz?
marks&spencer

*kendini en rahat hissettiğin giyim tarzı?
ruh halime göre değişir:)

*günlük makyajında kullandıkların?
sadece rimel ve dudak parlatıcısı. gece parlatıcının yerini ruj alır. yüzüme hiç bir zaman fondoten, pudra sürmedim. maşallah kaymak gibi:)

*kesinlikle seksi diyebileceğin bir şey (büstiyer, mini etek vs.)
omuzu açık bir tunik ve görünen siyah askı

*asla giymem dediğin bir kıyafet?
abiye elbise, etek, gelinlik

*fiyatları gereği erişilmesi zor yabancı markalardan en çok beğendiğin?
aklıma gelmedi

*en fazla yatırım yaptığın sektör (eğitim, kozmetik, giyim, teknoloji vs.)
tabi ki giyim ve kuaför. bir kadına sorulmaması gereken bir soruydu:)

*kitap-film-spor...hangisini diğerlerinden daha çok yapıyorsun?
kitap. spor konusunda da koşu bandımla çok iyi bakışıyoruz:)

*dışardayken en çok yemek yemeği tercih ettiğin yerler?
bakırköy gelik
sultanahmet kalyon
ızgara et çok severim. alkol kullanmıyorum ama mezesiz yapamam. khaos duymasın canı çekicek:)

gelelim mimi paslamaya
kelebekdr
sihirlisepet
tershareket

19 Ekim 2009 Pazartesi

mimlendim...

sevgili kelebekdr beni mimlemiş. teşekkür ediyorum.

*en sevdiğin şehirler hangileri?
türkiye nin yarısından çoğunu gezdim. ilk sırayı doğup büyüdüğüm şehir diye söylemiyorum ama istanbul alıyor. sonra da balıkesir.

*favori filmin hangisi?
eskilerden bir film söyleyeceğim. aşk engel tanımaz.

*en çok hangi renk giyinirsin?
tercihim sporsa mavi tonlarını tercih ederim. klasik ise siyah. siyahtan vazgeçemiyorum. hatta arkadaşlarım ara sıra takılır -stuven yine mi kedin öldü:)

*özlediğin?
aşkı özledim. el ele yürümeyi, sarılmayı, öpmeyi, birlikte film izlemeyi...

*beklediğin?
bu durumda aşkı bekliyor oluyorum:) bir de bu aralar şehir dışında bir iş almayı olabilir.

gelelim mimi paslamaya.
onuncu köyün adamı
mugemmell
khaos biliyorum mimleri sevmiyorsun ama olur da seversen cevaplarsın:)

18 Ekim 2009 Pazar

biraz biraz

*bugünü dinlenerek geçirdim. yarın da bıraksalar dinlerim:)

*bu aralar uyku düzenim bozuldu. sabaha karşı yatar oldum. şikayetçi değilim.

*ben pazar sabahları kahvaltımı sarıyer de yaparım. bu sabah gitmedim. malum maraton malum trafik. ama diyeceğim bu değil. bir süredir karşıma özel van kahvaltısı çıkıyor. bir haftasonu gidip tatmak istiyorum. bakalım nedir ne değildir. aslında bunu gidip van da yemek lazım:)

*sevdiğim biriyle aşk ve özgürlük hakkında konuşurken şöyle dedi -özgürlük birlikteyken de vardır...

*hava bir açık, bir kapalı. bir üşüyorum, bir sıcaklıyorum.

*kahve kokusuna dayanamıyorum. (sohbet eşliğinde) tabi ki çikolataya da:)

*off yine kilo almışım. (gördüğünüz gibi bunu en sona yazdım okumasanız da olur)

15 Ekim 2009 Perşembe

mim

*en sevdiğiniz 3 çiçek ismi?
şebboy, kasablanka, orkide

*gerçekleşmesini istediğiniz 3 hayaliniz?
ege ye yerleşmek
fas a ve italya ya gitmek. fas bana çok büyülü geliyor.

*en sevdiğiniz ve sevmediğiniz 3 huyunuz?
sevdiğim; samimi ve fedakar olmam, güçlü bir hafızamın olması.
sevmediğim; asi olup hep kendi bildiğimi okumam, kırıldığım zaman geri dönüşlerimin olmaması. bu son söylediğim çok önemli.

*gıcık olduğunuz 3 hareket?
kız gibi naz yapan erkekler
mütevazilikten yoksun ukalalar
hem karnı doysun hem pastası dursun isteyenler

*bu benim bu güne kadar ki en kara günümdü. dünya başıma yıkıldı ve bir daha ayağa
kalkamam diye düşündüğünüz olay?
şu ana kadar yaşamadım. umarım yaşamam ama hayat bu.

gelelim mimi paslamaya
stildirektoru
allegra'nde
seyhan'dan
tershareket

not: bu mimi di'li geçmiş zamanlarım dan aldım:)

13 Ekim 2009 Salı

kısa kısa

*az önce bir arkadaşımla uzun bir telefon görüşmesi yaptım. konuşurken aklım başka yerde olduğu için de hiçbir şey hatırlamıyorum. acaba bunun nedeni (zaman içinde kendime neden sorusunu sorup, elimden gelen her şeyi yapıp, bir karar verip) umrumda olmadığı için mi? bence evet.

*yine az önce, bir önce ki postumu okuyan komşu yakadan arkadaşım bana şöyle dedi -eğer seni birazcık tanıdıysam bu yazıyı şu şu sebeple yazdın. üzgünüm beni hala tanıyamamışsın.
bana aşk romanları okuduğum için -aşk okunmaz yaşanır dedin ya sana bir kitap buldum.


*bugün sevdiğim biriyle sohbet ederken sohbet arasında bana -kızım aşıksın sen dedi. bazen yerini korkulara bıraksa da aşk güzel şey. gerçi sen aşkta korku olmaz dedin. oluyor. kaybetme korkusu, duymak istemediğin bir şeyi 2.ci kez duyma korkusu.

ayrıntı

ilk olarak gözlerimiz görüyor olsa da ilk bakışta beğenmediğimiz biriyle aşk yaşanmaz diye bir şey yok. tip olarak beğenmediği birini de sevebiliyor insan.

sevdiğimizin hatalarını görmezden geldiğimiz olmuyor mu?

hiç kimse kusursuz ve hatasız değildir. insanın yaşı ve yaşadıkları da seçimlerinde önemli yer tutuyor. hepimiz bir kere olsun dış görünüşe aldanmışızdır...

huyu çirkin olanın yüzü güzel olsa neye yarar?

bütünüyle güzel insanları sevmem. ufak bir ayrıntısının güzel olması yeterlidir. gülüşü, bakışı, sesi, eli vs.

not: bu yazımı daha önce başka bir başlık altında ekşi de yazmıştım.
neden yazdığıma gelince ben olayı çözmüşüm:) bardağın dolu yarısını görüyorum.

10 Ekim 2009 Cumartesi

gençlik kolları

akşamdan beri yazıcam anca fırsat bulabildim. akşam t.d.f. gençlik kolları toplantısında başkanlık/başkan yardımcıları seçimi vardı. gidiyim gitmiyim derken oyumu kulanmak için çıktım yola. çıktım çıkmasına da trafiği görünce hadi yæ dedim beni mi buldun. sıkıntı daha ordan başladı anlayacağınız.
neyse ki sonunda yetiştim oylamaya. paso elimizi kaldırıp indirdik ahahahh. başkan olmak isteyen de istemeyen de başkan oldu :D burdan hepsini ayrı ayrı tebrik ediyorum. özellikle de ismi her listede okunan ve sandalyesiyle masadan yavaş yavaş kapıya doğru yönelen F. yi :)
unutmadan listeye ismini yazdığım 6 arkadaş da başkan oldu:) seçim bittiğine göre bunu söyleyebilirim.
Y. seni ayrıca tebrik ediyorum. naptın ettin başkanlığı devrettin. ama organizasyon dan yırtamadın hiii:) itirazını kabul etmeyerek yine bi görev verdiler. kulis oluşturulmuş:) hep G. nin başının altından çıktı.
akşam rahatsızlanan sevgili E. ye burdan tekrar geçmiş olsun diyorum. genel sekreterimiz kendine dikkat et:)

not: toplantı günü değişcekti es geçildi hatırlatırım.

5 Ekim 2009 Pazartesi

çözemedim

*kimsenin 4/4 lük olmadığını biliyorum. artık bazı şeyleri aşmış biri (kişi kendini bilir) olarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu da biliyorum.

*iki kişi arasında ki uyum oturup konuşamadıktan sonra neye yarar?

*biriyle her zaman konuşacak bir şeyler buluyorken sana elini uzatmıyorsa konuşulanlar neye yarar?

*biriyle konuşacak hiçbir şey bulamıyorken sana elini uzatıyorsa bu neye yarar?

4 Ekim 2009 Pazar

surrogates


bu gün arkadaşım E. ile üsküdar da buluşup sinemaya gitmek için kadıköy e geçtik. hayatımda izlediğim en kötü 2. ci filmdi. ben daha çok romantik/komedi tarzı filmleri sevdiğim için bu tür filmler bana keyif vermiyor.
film insanların evden çıkmadan her işlerini suret denilen robotlara yaptırmalarını konu alıyor. filme biraz da bruce willis için girdim ama umduğumu bulamadım. bu filmi beğenen birileri olucak mı çok merak ediyorum...