22 Nisan 2009 Çarşamba

sevmek zorunda değilsin beni

sinan akyüz'ün kitabını sonunda bitirdim. kitap hüzünlü bir gerçek hayat hikayesine sahip. genç ve savunmasız bir kadının yanlış bir adama aşık olmasıyla değişen hayatını, mahvolan hayatı içinde karşısına çıkan gerçek ve karşılıksız aşkı konu alıyor.
yazar, kadın olmanın ne kadar zor olduğunu akıcı ve bir o kadar da acı bir dille anlatıyor. bu kitaptan, kadın-erkek çıkarılacak çok ders var aslında. özellikle de erkeklerin okumasını tavsiye ediyorum.

21 Nisan 2009 Salı

blog ödülleri

2009 blog ödülleri başlamış benim dün haberim oldu. süresini biraz daha uzatsaydılar n'olurdu? cidden üzüldüm yaa. dünden beri aday olan blogları inceliyorum oy vermek için. güzel bloglar var. ben de seneye aday olucam artık. bakalım bu sene ilk üçe hangi bloglar girecek, içlerinde benim oy verdiğim bloglar olucak mı merakla bekliyorum...

16 Nisan 2009 Perşembe

kısa kısa...

*farkındayım bir kaç gündür yazamadım. olaylar daha fazla birikmeden yazmak istedim. dün sabah evden çıkmak için son hazırlıklarımı yapıyordum ki kapıyla birinin uğraştığını farkettim. bi kaç sn. ye kadar kapıyı açıp açmamakta tereddüt ettim ve açmamaya karar vererek camdan bağırdım. ben bağırana kadar onlar kapının hemde öyle böyle bir kapı değil kilidini sökmüşlerdi. benim sesimle baktım apartmandan çıktıkları gibi koşarak uzaklaştılar. iki kişiydiler. sonra telefonla haber vermem gereken yerlere haber verdim ama beni görmeniz lazımdı, ellerim titriyordu. gülmeyin. neyse sonuçta kapının kilitleri değiştirildi. özel bir koruma kelepçesi vs. takıldı. adam bir şeyler dedi ama ben anlamadım. haliyle bir demir kapı yaptırmak şart oldu. kapının değişen kilidini her görüşümde sinirlerim bozuluyor...

*geçen gün yine istinyepark da alış-veriş yapıyordum. her zaman ki gibi olmazsa olmazım olan D&R girdim. arka tarafa, yeni çıkanlar ve en çok satanlar bölümüne yöneldim. kitap okuma alışkanlığımı çocukluğumdan beri sürdürüyorum. iki yıl okul tatili ve denizler altında yirmibin fersah ilk okuduğum kitaplar arasında yer alır çocukluk hatıralarımda. neyse biz konumuza dönelim. kitaplara bakarken nasıl olduysa bende anlamadım türk yazarlara doğru yöneldim. en son ortaokuldayken okumuştum türk yazarların kitaplarını. peyami safa, reşat nuri güntekin... ama nedense sonrasında hep yabancı yazarların kitaplarını okumaya başlamıştım. lauren weisberger, maeve binchy, danıelle steel (bunları özellikle takip ederim) amin maalouf, tolstoy, balzac, gorki, victor hugo... konumuza dönüyorduk. kitapları incelerken gözüme bir kitap çarptı, sevmek zorunda değilsin beni. sinan akyüz kitabı. kitabı biraz inceleyerek almaya karar verdim fakat daha okumaya başlamadım. öncesinde bitirmem gereken başka bir kitap var. ilk defa araştırma yapmadan, okuyucu yorumlarını okumadan bir kitap aldım. bakalım nasıl bulucam. okuduğumda yorumumu yazarım.

*şimdi de başka bir konuya değinmek istiyorum. geçenlerde yeni bir foruma üye oldum. belki bir şeyler paylaşırım diyerekten. ama daha ikinci gün nickimi değiştirdiler. şaşırdım hiç bir anlam veremedim. nickim forum kurallara son derece uygun bir nickti. hem üye olurken nick isteyeceksiniz hem de sormadan nick değiştireceksiniz. keyfe keder yani. şimdi bunu niye anlattın dediğinizi duyar gibiyim. kısaca söyleyecek olursam şunun için; bir kişi, diğerinin hakkına, kişiliğine ve emeğine saygı göstermelidir de ondan...

7 Nisan 2009 Salı

detaya odaklıyım

biz kadınlar ince düşünürüz, detaycıyızdır. yani ben öyleyim çok fazla irdelerim, hatta bazen bıktırırım. 'fark etmez' kelimesinden hiç hoşlanmam. direk umurumda değil de olsun bitsin. gerçi ben bunun peşinden 'peki' der geçiştiririm durumu ama acısını sonra çıkarırım. sevdiğim zaman hiç çekinmeden bunu söyleyebilirim. karşımdakinden de bunu beklerim. erkek adam sevmez sevilir denmesini değil. sanki çok zor bunu söylemek. gerçi söyleyen(ler) yok mu? var ama bir kere söyleyip 40 yıl idare etmeni ister(ler), söyledim biliyor zaten diye. hani bundan geçtik diyelim şimdilik bari arada bir düşündüğünü(zü) ifade etmek için kısacık da olsa bir mesaj yaz. belki önemsiz şeyler gibi görünüyor ki bana göre önemli önemsiyorum işte, önemsendiğimi de bilmek istiyorum. ahh siz erkekler de bizim gibi düşünceli olsanız n'olurdu sanki? ama nerde illa bütüne odaklı olacaksınız…

1 Nisan 2009 Çarşamba

bunalmışım bir de şimdi kendimi mi bitiriyim?

canım sıkkın bu akşam biraz, nedenini bende bilmiyorum.gerçi arada olur böyle bana, bahar geldi yaa ondandır.nazan ı dinliyorum (bu havada gidilmez) ama sıkkınlığım ondan değil, iyi gelir diye.nazan benden dertli nasıl iyi gelecekse artık görcez...sıkıntıdan blogumun renkleriyle oynadım renk cümbüşüne dönmüş.bir başka sıkıntı anımda yeniden değişirim.

Seviyor Sevmiyor

*ege yi, şelaleleri, yeldeğirmenlerini, köy evlerini, kuzine sobaları, ev ekmeğini, beyaz peyniri, seyehat etmeyi, keşfetmeyi, bahar güneşini, güneşe uzanmayı, denizi, yelkenlileri, gezginleri, deniz fenerlerini, kütüphaneleri, kitapları ve kitap kokusunu, roman kahramalarını, karikatürleri, gece sohbetlerini, tavlayı, çatı odalarını, sessizliği, kahve kokusunu, çikolatayı seviyorum.

*bayram gezmelerini, otobüs yolculuğunu, fotoğraf çektirmeyi, bir şeyi iki kere söylemeyi, vefasızları, meraklıları, fikirsizleri, sabit fikirlileri, belirsizliği, önyargıyı, ısrarcıları, patavatsızları, dağınıklığı, yarım kalan işleri, sigara kokusunu, veda etmeyi, düğünleri, pırasayı, kerevizi sevmiyorum.