19 Mayıs 2010 Çarşamba

bir süreliğine


''gün olur, alır başımı giderim,
denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
şu ada senin, bu ada benim,
yelkovan kuşlarının peşi sıra''

bazen gitmek gerekir yeniden başlayabilmek için...

yazmayı ve okumayı çok seviyorum ama yine bir ara ile karşınızdayım. daha önce de ara vermiştim. (sanırım 2 kere) bundan önceki aralarda sizleri okumaya devam etmiştim fakat bu sefer okuyabilir miyim bilmiyorum...

sevgili fkh' nin kaleminden ben;

''bazen öyle anlarda öyle şeyler yazar ki; dersiniz keşke burada olsa da teşekkür etsem doya doya.. öyle sağlam bir kalemi var kendisinin! hiç olmadık zamanlarda tarihe atılmış çeltiklerin insanı, destursuz bağa girenlerin başı belki de.. namı okunmayan destanlarda görüp görebileceğiniz bir kahraman hatta. bir gün tıklayıp girdiğim hatıratından izler kaldı şimdi aklımda. halen de kalmakta.. iyi ki var dediğim dost u şahane kendisi!''

bakarsın geldiğinde burada olurum...

''gün olur, başıma kadar mavi;
gün olur, başıma kadar güneş;
gün olur, deli gibi...''

maviniz bol olsun.

fotoğraf flickr

18 Mayıs 2010 Salı

kısa kısa

*sevgili evrenin dünyası geçenlerde veda etmişti. olur da okur/duyar burdan sesleniyorum. umarım günün birinde tekrar merhaba dersin...

*az önce tembihli yorum bırakarak msn adresini yazan zat-ı muhterem (bu da başıma 2. kez geliyor. ilki konuşacak güzel şeyler bulduğunu söylemişti) msn kullanmıyorum yüreğin varsa buyur burdan konuş:) ama benimle konuşmak o kadar kolay değil:))

"şarkılarım çok saçma biliyorum"



yaptığı albümlerle türk popunun son yıllarına damga vuran serdar ortaç, şarkı sözleriyle özellikle üniversite öğrencilerinin eleştiri oklarına hedef oluyor. önceki gün bir üniversitenin bahar şenliğinde konser veren ortaç, şarkı sözlerini basit ve saçma bulanlara ilginç bir itirafta bulundu. ortaç, konuyla ilgili olarak yöneltilen soruya, ''herkes şarkılarıma ''saçma'' diyor. anlamlı olanları da var ama evet, çoğu saçma. ne yapalım, siz bunu seviyorsunuz'' diyerek yanıt verdi. ahahahh soruyu soranın yüzünü görmek isterdim...

haber

frınge


bir bilim kurgu dizisi:)
dünya çapında gerçekleşen bir dizi açıklanamayan ve sıradışı olayları inceleyen, boston, massachusetts bazlı özel bir biriminin ve bu birimde görevli kişilerin başından geçenleri konu alıyor. dizi, 12 nisan'dan itibaren pazartesi akşamları 23.30 da tnt de türkçe alt yazılı olarak yayımlanmaya başladı.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

''bu sene moda yeşil beyaz''

kazdım türkiye kupası yok, daha çok kazdım şampiyonluk kupası da yok, bu trabzonspor hep bizi kandırıyor yine taş koymuşlar.

dün akşam hayatımda ilk defa futbol coşkusuna dahil oldum. kendimi bildim bileli beşiktaşlıyım ama bursasporun şampiyonluğuna çok sevindim. fenerlilerin kupayı verdik şampiyonluk maçında yatar dedikleri trabzonspor şahlandı. maçı vermeyi çok istediler ama Onur'ları izin vermedi. trabzonspor 96 yılının intikamını aldı. maç sonrası şampiyon olduklarını sanarak sahaya inen fenerlilerin ikincilik sevincini kutlamaları görülmeye değerdi:) akşam bir iki kişi hariç hiçbir fenerli arkadaşıma ulaşamadım. çünkü aynı anda hepsi şampiyon kokoreç yiyordu. ee biz de bozuntuya vermedik:)

''bu senenin KPSS sorusu: fenerbahçeyi iki haftada iki kupadan da eden türk takımı aşağıdakilerden hangisidir?''

not: bu yazı en çok da trabzonlu olup fenerbahçeyi tutanlara gelsin:))

14 Mayıs 2010 Cuma

kısa kısa


*fotoğraf gece gece ancak bu kadar net olabildi...

*sevgili komançiler in paylaştığı bir parça vardı. bugün denk gelince gün içinde durmadan dinledim. malum nazan öncel:) akşam eve gelip üstümü değiştirdikten sonra aldım ''göç'' albümünü çıktım. albümü dinleye dinleye geceyi yaptım. seviyorum bu kadını. sesini, nağmelerini, yaptığı müzikleri. tek kelime nazan sana bitiyorum:))

not: bittiğim biri daha var.

*yaz geldi ve gece gezmeleri başladı:) harika bir akşamdı. dondurma mükemmeldi. ye bakalım stuven ye. bak yağmurlu sabahları sevenler kulübü 20 kilo vermiş.

*kafamı nereye çevirsem sevgi pıtırcıkları:) aşıklar dökülmüş yollara. birbirine sarılan, öpüşen... hiçbir lafım yok hoş karşılıyorum. gözüm de yok ama bi düşünün uzakta olan var, bulan var bulamayan var cık cık cık:)

*gecenin en güzel yanı yürürken yağmurun başlamasaydı. hiç beklenmedik bi anda yağmur çiselemeye başladı. toprak kokusuyla döndüm. hoş bi sevgilim yok sarılıp onunla döneyim:)

13 Mayıs 2010 Perşembe

bir kadın neden çapkınlık yapamaz?

seks erkekler gibi kadınlar için de ihtiyaç elbette ama biz kadınlar her şeyin merkezine onu koyup, uğruna bir insanın onurunu, gururunu incitecek ya da kendi karakterimizi ayaklar altına alacak kadar seksi dünyanın en önemli meselesi haline getirmemeyi başarabilen bir cinsiz. sert geliyorum farkındayım, kesmeyin hızımı. benim çevremde -kendince haklı sebeplerden- yıllardır seks yapmayan kadınlar var mesela. yapabiliyoruz yani biz. seks yapmadan da yaşayabiliyoruz. bu konuda erkeklerden daha güçlü olduğumuz için gerinelim, kendimizle gurur duyalım önce bayanlar.

gelelim bir erkek çapkınlık yapar da bir kadın yapamaz mı sorusunun cevabına. yapar elbette, istese her türlü yapar ama istemiyor çoğu zaman. nedenlerini isterseniz toplumsal baskıların altında arayın, ister fizyolojik özelliklerin. kadınlar işin içinde duygunun olmadığı bir yakınlıktan hoşlanmıyor çoğu zaman. bu yüzdendir ki, seks yerine küçük flörtler, hayata renk katacak ufak tefek kaçamaklar bile yetiyor çoğu zaman. bak bu dediğimi bir yere not edin, oraya geleceğim tekrar.

şimdii…

erkekler çapkınlık yapmak istediklerinde olaylar genelde şu şekilde gelişir: tercihen bir bara gidilir, gözüne bir kadın kestirilir, emellerine alet edilmek üzere kadına her türlü güzel davranış sergilenir, alkolün de etkisiyle kadın tavlanır, tek gecelik bir ilişki yaşanır ve ertesi sabah erkek kadını görmek bile istemez. onu tekrar arayacağı bahanesiyle kadını gönderdikten sonra normal hayatına geri döner.

yanlış mıyım?

peki bir kadın tek gecelik bir ilişki yaşamak isterse ne olur?

istisnalar kaideyi bozmamakla beraber, çoğunlukla sabah uyanınca kadın ya pişman olur ya da o erkeğe aşık(!) olur. beklenti içine girer. erkeğin onu aramasını, önemsemesini ister. aramazsa eğer kendini kullanılmış hisseder, depresif bir ruh haline bürünür. dolayısıyla kadınlar için tek gecelik olarak kalmaz bu ilişkiler. sonra ''sen sen ol güzelim, hiçbir erkeğe güvenme'' nasihatı nesillerden nesillere aktarılmaya devam eder.

bir erkekle bir kadının kimyası farklı, düşünce yapısı farklı, gezegenleri bile farklıyken çapkınlık anlayışları mı farklı olmayacak Allah aşkına? kendimizi üzüp durmaya gerek yok. sadece bu farklılığı kabul edip, kendi fizyolojimizle uyumlaştırabileceğimiz, aynı zamanda eğlenebileceğimiz bir çapkınlık anlayışı geliştirmekte saklı olay.

formülse basit; bir arkadaşımdan aldım tarifi benim de kafama yattı açıkçası.

öncelikle aynı frekansta olduğunuz birkaç yakın kız arkadaş aranır ve o gece kız kıza çapkınlık gecesine çıkacağınız söylenir. güzel güzel giyinilir ve bara gidilir. etraftaki bütün erkeklere sinyal verilir, flört edilir bütün gece ama gecenin sonunda hepsi ekilerek kız arkadaşlarla eve dönülür. arkasından hepsinin dedikodusu yapılır, gülünür, eğlenilir. sabah pişman olma derdi yok, aşık olma derdi yok. beni niye aramadı, ''kullandı beni hayvan'' duygularına kapılmak yok.

oh mis.

yalnız ben tek gecelik ilişkileri severim, duygusal beklenti içine girmem, hatta erkekleri ben kullanıp atarım diyen kadınlarındansan eğer, nasıl yapıyorsun ediyorsun bana da bir tavsiye versene be n’olur?

madam brownie

ödül


sevgili tatlı anılar beni ''tatlı blog'' ilan etmiş. kendisine teşekkür ediyorum.

canım tatlı çekti iyi mi:)


bugün güzel bir gün ben de bu ödülü herkese gönderiyor ve öpüyorum mucks :)

edit: sevgili feyzanın güncesi de bana bu ödülü vermiş. teşekkür ederim.

2.ci edit: sevgili kenardaki notlar da beni ödüllendirmiş. kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.

kısa kısa

*artık hava akşamları da güzel...

*yarın yoğun ama güzel bir gün olacak. içime doğuyor...

*bu akşam yaptığım telefon görüşmesi sonrası söylediklerimi hatırlıyorum:)

*post yazarken her şeyi açık açık yazamıyorum. bazı şeyler bana/bende kalıyor...

*blog yorumlarını onaylayıp cevap yazdığım an yeni gelen yorum ben onaylamadan yorum kısmına düşüyor ve ben de bunu sonradan farkediyorum ya işte bu durum beni sinir ediyor. bu bir tek bana olmuyor di mi?

*serdar ortaç 25 şarkılık bir albüm yapmış. meraklılarına duyurulur. ilk cd dans şarkılarından ikinci cd de aşk şarkılarından oluşuyormuş. albüm 10 mayıs da piyasada olacak dediler ama henüz yok.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

...





dün gece saat 00:47 de (normalde o saatte telefonum kapalı olur) rüyamda gördüğüm kişi ile konuştuk. karşı tarafın söyledikleri aklımda ama ben ne söyledim hatırlamıyorum:)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

rüya




bu sabah uykumdan bir rüya ile uyandım. rüyamda biri ile karşılaşıyorduk. birbirimize sarılıp sarılıp durduk ama içimizdeki özlemi bitiremedik. hayırdır inşallah.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

kısa kısa



*kısa kısa dedim ama bu sefer kısaları uzattım:)

etiket: saçları da uzatırsam tam o'lcak

*bu sene ramazan öne geldiği için (sanırım 11 ağustos) tatil planları da öne alınmış oldu.

etiket: eneee

*tatilin en sevdiğim kısmı teknolojiden tamamen uzak kalmak oluyor.

etiket: eskiden teknoloji mi vardı


*planlarıma yenileri eklendi ve bunları hayata geçirmem için elimi yavaştan işlerden çekmem gerek:) bunun için de işleri yoluna koymam gerek.

etiket: dereyi görmeden paçaları sıvama

*
şu sıralar ''zaman'' kavramına takmış durumdayım. hızlı yaşadıkça zaman da hızlı akıyor.

etiket: doğum günüme az kaldı

*arkadaşlarımın çoğu benim yemek işiyle uğraşmamdan yana. iyi güzel de siz gelip yiyeceksiniz diye bu işe giremem:)) içimden geldiği zaman mutfakta olup harikalar yaratmak başka zorunluluk halinde yapmak başka. her gün mecbur olduğum için yemek yapmak bana çekici gelmiyor:) hem benim planlarım arasında atölye fikri var ama söylemem cıks:)

etiket: fikri kim?

*emlak ilanlarında şaka gibi şeylerle karşılaşıyorum. her şeyden önce bina yaşı 10-15 ile 0 olan evler aynı fiyat:S detaylara dikkat edilmesini istiyorum. kapı ve pencere doğramalarına uygun zemin rengi seçilsin. mutfak ve banyo yer/duvar döşemeleri birbirine uygun renkte olsun. (dolaplar dahil) bir eve 200 bin tl istemeyi biliyorsunuz. o zaman hakkını verin.

etiket: emlakçı jargonu, süper luks: laminat zemin+hilton banyo

*bana 9 ay sonra (dün) zaman ayırdığın için teşekkür ederim.

etiket: hayat ne tuhaf vapurlar filan

*arkadaşlık başka-dır.

etiket: arkayı üçledik

6 Mayıs 2010 Perşembe

kısa kısa


*az önce BÖ 2010 sonuçlarına baktım. ilk beşe bile girememişim:) bi daha da katılmam zaten:)

*akşam alış verişe gittim. aslında özellikle almak istediğim bir şey vardı. çok gezdim ama istediğim gibisini bulamadım. aramayı bırakınca bulurum:))

*house izliyorum ve hugh laurie nin mimiklerine bayılıyorum.

*bugün son zamanlarda yediğim en güzel kumpiri yedim.

*şu an komşunun kızı yanımda. bana iyi geceler dilemeye geldi:)) 5 yaşında ve hala uyumadı:)) ikimizin de eli klavyede:) vişne dedirtmeye çalışıyorum ''fişne'' diyor:)

4 Mayıs 2010 Salı

kısa kısa

*yorucu ama güzel bir hafta.

*şu sıralar uykusuzum. işlerden dolayı geç yatıp, erken kalkıyorum.

*uzun zamandır aradığım bir şey vardı. buldum. aşk değil:)

*ege emlak ilanlarına bakmaya başladım...

*bakın burda ne var tık tık