1 Haziran 2011 Çarşamba

heyecanlanmak iyidir

...
genç adam az önce uzakta izlediği ve merak ettiği kızı biraz sonra yanında görünce biraz heyecanlanıyor. (heyecanlanmak iyidir, sıcak tutar) zaten genç kızın da çekingenliğini fark etmiştir. bu onu biraz rahatlatıyor. en nihayetinde spontane şartların bir araya getirdiği bu iki insan için; deniz kenarı, onların lehine çalışan rüzgar, uzaktan gelen müzik, uçuşan saçlar vs. güzel şeyler gibi geliyor o sırada ona.

bütün bunları saniyeler içinde düşünüp kızın tekrar yüzüne bakıyor. hep satırlarda okuduğu o tebessüm ile karşılaşmak onun da yüzüne küçük bir tebessüm konduruyor. uçuşan saçlar ara sıra ela gözlerin önüne düşüyor ve genç kız eliyle kimi zaman istemsiz olarak çok kibar bir hareketle onları arkaya atıyor. bu şirin hareketi yüzünü kırıştırıp hafifçe boynunu devirerek izliyor genç adam. genç kız soruyor "ne oldu?" diye.

"hiiç.." diye cevap veriyor güzel kokunun geldiği beyaz tenli silüete.

uzakta çalan parça yine değişiyor fakat bu sefer iyi manada can yakıyor; sırası değil

(*: özellikle akın eldes in eşsiz solosu)

([b]öyle bir hevesi kaybetmek, bu esnada istediğim bir şey değil doğrusu)