kendini sevilecek bir adam olmadığına inandıran erkektir. insan hayatla/kendiyle barışık ve mutlu olamazsa mutlu da edemez. mutsuz olmak iyi bir şey değil.
... ... ''sustuğum yerelere sesimi taşımaktan yoruldum.''
istedim. umut ettim. olabileceğime/olabileceğine inanmak istedim. belki bu sefer dedim. görmek/yaşamak istedim.
şu an umut ne diye sorsalar, inanmak derim. kendine. sonu kırılmak olsa da. kırılmayı öğrenmek. umut, umutsuzluk şimdi. ben umut ettikçe hayat ''dur bakalım'' diyor. oysa yaşanacak ne çok şey var. heves var, ben varım, o var, vakit var. geriye neden umutsuzluk kalsın? mış gibi yapmaya -yaşıyormuş gibi- devam mı etmeli? biri sevse/sevecek olsa oralı olmamak mı lazım? yoruldum. ''nereye ayak bassam gözlerim gibi ıslak''
gelen, sarılan -ki sarılmak dünyanın en güzel şeyidir- bir adam var. sevdiğim, üstüne titrediğim/değer verdiğim bir adam. ''sana güvenebileceğimi biliyorum. söylediğin bir şeyin sonuna kadar arkasında olacağını biliyorum'' diyen bir adam var. en ufak bir pişmanlığım yok. kaybetmek istemediğim -hayatıma dokunmuş- bir adam var.
bir de; dün gece 03'de o kapıdan öyle çıkmamalıydım demem var. geldiğimde -hevesle- iki kez çıktığım merdivenlerden öyle inmemeliydim. giderken kendimi de orada bıraktım ben. gider alırım bir ara.
not: ekşi sözlük entry'lerimden.
Khiva #gün4-5
3 ay önce