28 Ağustos 2010 Cumartesi

kısa kısa

*sabahları sesim fransızcaya daha yatkın oluyor aklfjsdflk

*
40 lı yaşlarında olan bir arkadaşım (evet benden yaşça büyük arkdaşlarım var) göz çizgilerim için ne yapabilirim dedi. bırak öyle kalsın yaşanmışlıkların izi güzeldir dedim. dudağının kenarındaki gülümsemeyle bir gidişi vardı ki sormayın:) bunu ona laf olsun diye söylemedim ben severim erkeğin yüzündeki çizgileri. hele de kaz ayağı denileni :) öpülesidir ve belli bir yaşın üstündeki erkekler candır, sevilesidir :))

*
amin maalouf'un tanios kayası kitabını okuyorum. bitmek üzere.
mehmet ali paşa'lı yılların mısır'ı
güzelliğini çarmıh gibi taşıyan bir kadın: lamia
lamian'nın gölgesine sığındığı bir şeyh: francis
yasak aşk meyvesi bir oğul: tanios
başka bir kadın: esma
bir serüven ve sadakat romanı.

*attila ilhan'ın
rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor yalnızlığımdan
dizeleri gelmiş gelmiş en iyi dizelerdendir...

*ismi lazım değil bir yerde bir arkadaşla oturuyoruz. gençler el kızartmaca oynuyorlar. kayıtsız kalmak/kalabilmek namümkün :) ben de size katılabilir miyim dedim. tabii dediler ve başladık oynamaya. oyun bitti arkadaş
-niye oynadın
+neden oynamayayım
-elini tuttu
içi fesat olmayan benim o an yanan devreleri sonucu
+sanane akideş el benim elletirim bağ benim belletirim :D (affınıza sığınarak)

*yengeçler sadece yan yürümezler. yatarken kafaları yatağın sağında, ayakları yatağın solunda uyurlar :))