15 Eylül 2010 Çarşamba

şimdi ben

15 eylül bir şeylerin kararını vermeye çalışırken hayatımın en zor görüşmesini yaptığım zaman. iyi ki bu blog var da susmak zorunda kaldığım şeyleri kulağına fısıldıyorum...

''kadın, yaşamış olduğu her acının
içini acıtan her erkeğin
onu zaman zaman çaresizliğe sürükleyen her olayın
çıkmaz zannettiği her sokağın
her çelişki ve ikilemin
evini ocağını aniden darmadağın edebilen her beklenmedik rüzgarın
görünen gözyaşlarıyla veya sessiz hıçkırıklarla onu ağlatan tüm zamanların...
aynı şekilde yüreğini dolduran tüm aşkların, aşıkların
aniden karşısına çıkan fırsatların hiçbir şeyin artık raslantı olmadığını anlıyor.
kadın artık yaşlanma sürecine gireceği için, içinde aşkın biteceğine değil
içinde aşk duygusununun bittiğinde yaşlanmaya başlayacağını biliyor.''

şimdi ben

son karesi gibi Red Kit’in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı