10 Nisan 2008 Perşembe

Tek Taş

Ah, nerede o eski tek taşlar.güzelliklerinden, kalitelerinden söz etmiyorum.itibarlarını diyorum ben.kim ne derse desin, eskiden şimdikinden farklı bir itibarı vardı tek taşın.eskiden dediysem, öyle ‘’fi tarihi’’ filan değil.kredi kartı öncesi ve kredi kartı sonrası da diyebiliriz buna aslında.veresiye ve taksitle alışveriş dönemi tek taşın itibarını da otobüs fiyatına uçak biletine çevirdi gitti.

Bir zamanlar tek taş öyle evlenecek her kadına nasip olmazdı.şimdilerde ise televizyon dizilerinden de görüyoruz ki kocaman bir pırlanta, evliliğin neredeyse olmazsa olmazı haline gelmiş.gecekondu mahallesinde yaşayan dizi kahramanı da tıpkı diğerleri gibi sevdiği kıza bir kadife kutu uzatmadan evlenme teklif etmiyor.televizyon dizileri başlangıçta toplumun aynası değilse de topluma dizilerin yansıması hızla düştüğüne göre, durum bayağı enteresan.

Ayrıca geleneksel olarak tek taş, söz yüzüğü olarak takılırdı gelin adayının parmağına.aile arasında söz kesilince çıkardı kadife kutu cepten veya müstakbel kayınvalidenin çantasından.’’gençler aralarında zaten anlaşmışlar’’ durumlarındaki formalite icabı istemelere yüzük hazır gelinirdi.’’verdik gitti’’ olup olmayacağı belirsizse eğer, yüzük satın alma işi sonraya bırakılırdı.hayır doğrusuda budur zaten.pırlanta geri verirken aynı parayı etmez ki.

amma velakin bizim dizilerde fakir fukara gençler, elde kadife kutu evlenme teklifi yapıp duruyorlar.ret cevabı alındığındaysa tek taş avuçta denize bakıp, ağlama sahnesine geçiliyor.bu arada söylemeden edemeyeceğim, yüzük denize atıldı atılacak diye benim kalbim de hop oturup hop kalkıyor.hayır taksitler var çünkü.’’dizi saçmalıklarından biri’’ diye geçiştirebilirsiniz ama varoş gençlerinin de, diğer deli yüreklerin de kafası karışıveriyor işte.nasılsa veresiye alınıyor…bunca hesap yapabilir mi aşık bir yürek?yapamaz biliyorum.ah, o aşık yürek bir bilse ki sevdiğine kavuşmuş bile olsa, otuz altı aylık taksitler boyunca aşkı bitmiş, geriye taş kalmış olacak…bir zamanlar aşkla deliren o yürek, şimdi taksitleri öderken dellenmesin de ne yapsın.
Kadınlık gururu
Tek taş demişken ‘’tek taşımı kendim aldım.tek başıma kendim taktım’’ mevzuuna değinmemek olmaz.üstelik bu şarkı sözleri büyük bir ‘’toplumsal değişimi’’ ifade ediyor, değil mi ama?’’kendim aldım, kendim taktım’’ tamam da bunun ne anlamı, ne tadı olur hiç anlamış değilim.önemli olan taşın kendisi değil, anlamı ve kadına verdiği gururdur bence.damat olmaksızın gelinlik alıp giymek ve onunla fotoğraf çektirip, hayran hayran bakmaktan ne farkı var acaba?’’gelinliğimi kendim aldım.tek başıma düğün yaptım.düğün masraflarını da öderim artık.güçlüyüm ben güçlüyüm’’ diye de bir şarkı yapılsa mı acaba…

Evli kadınlar tek taşlarını kendileri alıp, içlerinde kalan ukdeyle takıyorlarsa ayrı tabii.bu da her kızdırdığında, yüzüğü onu almayan kocasının kafasına atma isteği yaratmaz mı sizce?bende yaratır da…bana verilen değeri hatırlatmayan, daha doğrusu verilmeyen değeri hatırlatan tek taşı, tek başıma kendim takamam.hayır şart değil, imkanlar yoksa olmasa da olur ama kendi kendime alıp, kendi kendimi sinir edemem.başka yüzükler alabilirim amatek taş değil.

Bir de parasız bir adamla evlenen kızı üzülmesin diye şaşaalı düğünler yapan kız babaları vardır.bu durum da beni hep üzmüştür.babanın yaptığı bir düğünün ne anlamı olur ki?kadınlar, eşlerinin ve onların ailelerinin kendileri için yaptıklarıyla övünmek isterler.yoksa pırlantaların, elmasların, gösterişli düğünlerin kendisi değildir tam olarak önemli olan.eh bu da bir kadınlık halidir işte…


Gül Azer Eryüksel