en çok kokuna

kadın güne mutlu uyandı. çünkü güne sevdiği adamın kollarında devam edecekti. normalde uyandıktan sonra yatakta birkaç dakika geçirse de konu sevdiği adam olunca uyanır uyanmaz kalkıyordu yataktan :)

kadının mutluluğunu gözlerinden okumak hiç de zor değildi.

sevdiği adama bir şeyler hazırlamaktan, mutfağı toplamaktan, gömleklerini ütülemekten zevk alıyordu.

adamın b.s.h. ile karşısında durması hala daha gözlerinin önünde.

yanından ayrılırken bıraktığı not, sana sarılmaya, gözlerine bakmaya, kokuna (en çok kokuna) kısacası sana doyamıyorum.

ama en çok sana

kadın adama vermek için (üzerlerine siyah cam kalemiyle yazı yazılmış) 2 kadeh ve karafaki alır.

kadehlerden birine ''sağlığına'' diğerine ''şerefine'' karafakiye de ''ama en çok sana'' yazıp verir;

-sen içmiyorsun gerçi ama sen ne seviyorsan onu içerken kullanalım bir gün.

seni ısıtayım

gecenin sonunda adam sabah kadını görmek istediği söyledi. kadının kayıtsız kalması mümkün değildi. sabah erkenden hazırlanıp yola çıktı. adam üşümüş bir halde kapıdan giren kadını -seni ısıtayım diyerek kollarının arasına aldı. güne sevdiği adamın kollarında devam etmek oldukça mutluluk vericiydi...

kadın adamı o kadar özlemişti ki daha fazla bekleyemezdi. bir an önce -kısa da olsa- sevdiği adamı görmeliydi. yola çıktı.

buluştuklarında kadın suskundu ve sustuğu zaman kolay kolay konuşmazdı...yürümeye başladıklarında rüzgarla birlikte adamın o baş döndürücü kokusunu da hissetti ama ne bir şey söyledi ne de bir şey yaptı.

işte tam o an adam birden durdu ve kadını kendine doğru çekerek dudaklarından öptü.

kadın çok yoğun olmasına rağmen işinin bitirebildiği kısmını bitirdi ve yola çıktı. yorgun ama mutluydu. sevdiği/özlediği adamın kollarında olma fikri kadını mutlu etmeye yetiyordu. kapıdan girip sevdiği adama sarıldığı an tüm yorgunluğu geçti. bir süre -kokuları birbirine karışarak- sarıldılar. yatağa uzandıklarında sadece gözleri ve nefesleri konuşuyordu.

gecenin sonunda kadın birlikte uyumaktan oldukça mutluydu...