31 Mart 2016 Perşembe

mazhar olmak

neden daha önce kimse tarafından yapılmamış dedirten ve mazhar alanson'un boşuna ''mazhar'' olmadığını gösteren kitap.

zaman zaman (yaptığı parçalar konusunda) tekrara düşse de bana öyle geliyor ki hep inceden bir gönderme yapıyor mazhar alanson.

nasıl da aşığım sana bir bilsen
nasıl sarılmak geliyor sana içimden
sensin elbette daha çok bilen benden
nasıl özledim seni bir bilsen
bir acayip haldeyim

çekirgelerle arasında bir bağ var bu adamın. kendi el yazısından; 

''bir gün mekke'de bir tavaf çakmaya (''bunlar oradaki manevi sarhoşluktan kötü niyetle sözlenmemiş sözler'') gidiyorum. baktım yerde mevta bir çekirge. aldım cebime koydum. o yıl dış avlu full çekirgeydi. ölü çekirgeyi cebime hatıra olsun niyetiyle alıp tavaf ettim. dönüşte çekirgeyi aldığım yere yaklaşırken birden aklıma geldi, ya bu çekirge ben istanbul'a döndüğümde büyümüş bir şekilde rüyamda görürsem ve bana -ulan beni ne getirdin buralara, ne güzel mekke'deydim derse diye korktum ve mevta çekirgeyi aldığım yere bıraktım.''

''1999 manastır otel'de tek ayağı ayağına yapışmış bir çekirge. krem sürüp yumuşatıp cımbızla ayırmak istiyorum. sağlam ayak elimde kalıyor. kendimi çekirge katili sanıyorum.''

''havuzda minik bir çekirge boğulmak üzere. ellerimle altından tutup havuzun dışına attım, heyecanla tekrar kendini havuza attı. gene aldım uzağa attım. gene geri atlarsa havuza kendi bilir.''

son kısımdan bir bölüm; 

''akşam 20.30 da girdik 23.10 da çıktık. nereden çıktık? teravi namazından. neredeydik? medine'de. haydaa! benim gibi bir serserinin burada ne işi var. değişik bir psikoloji bir felsefe değil imanoloji.

dışarı çıkıp bir sigara tellendirmeden önce hocanın duası yarım saat sürüyor. eller açılmış dua ediyoruz. ellerim karıncalandı gibi geliyor, takkeme bir şeyler damlıyor sanıyorum. tepeye bakıyorum üstü kapalı. kafayı mı yiyorum yoksa rahmet denen şey patır patır yağıyor mu. dua arapça olduğu için bir müddet sonra hocanın söylediklerine içimden türkçe duaya başlıyorum.allah'ın dili diye bir şey yok, o türkçe de, ingilizce de hepsini anlar deyip dalıyorum emir kipi konuşmaya. ver allah'ım ver. 

bir yandan da böyle istemeye çok utanıyorum. kredi kartının bankada karşılığı yok. dua dediğin allah ile konuşma. fazla laubali olmadan aklıma geleni istiyorum. benim dua bitiyor hocanın duası devam ediyor..''

ps: ekşi sözlük entry'lerimden.